Karakız’ın Ali Dayı – Balık Kardeşlerin Babası

22 Mart 2015 | Kategori: Yazılarım | 5.874 views


Keciler
İlk okulda okurken tanıdım. Ufacık tefecik Karakız’ın Ali Dayı’yı. Okulun üzerindeki çalılıklarda, kıl çadırlarda yaşardı çocuklarıyla beraber. Sürüsündeki keçilerin hepsi kendisinin miydi bilmezdim. Yalnız birkaç keçi de bizim vardı o sürünün içinde, bizim keçileri de otlatırdı. O zamanlar Balık kardeşlerin hiçbirini tanımıyordum.

Ali Dayı yazın bostan tarlasında yanıma gelirdi. Ayaklarında çarık, sırtında ekmek torbası, başında yedi köşeli şapkası vardı hep. Elinden düşürmediği ağaçtan yaptığı şişleriyle çorap örerdi sürekli. Yoruldu mu, şişlerini bir kenara bırakır, sigarasını yakmak için tütününü sarar, çakmak taşını bir demir parçasına çarparak kıvılcım çıkartır, cebinden çıkardığı bir parça kavı tutuşturmaya çalışırdı. Bu işi dört beş dakika sürerdi. ”Dayı neden böyle yapıyorsun? Çakmak kullansan daha iyi olmaz mı?” diye sorduğumda, ”Cıgarayı az içmek için dayım,” derdi. Kendi bulduğu bu metotla daha az sigara içtiğini anlatırdı.

Bir de öyle güzel kaval çalardı ki! Bana en çok ”Akmayası çaylar, nerelere koydun Ümmü’mü” türküsünü söylerdi. Yanık yanık ne de hoşuma giderdi, o türküyü çok severdim. Her gün yanıma gelmesini isterdim. Bir gün yine gelmişti. Torbasından bir kaval çıkardı, ”Bunu sana yaptım, canın sıkılınca çalarsın,” dedi. Heyecanlandım. Bana nasıl üfleneceğini, parmakların deliklere nasıl basılacağını öğretmişti. Çok uğraştım bir şeyler çalmaya, fakat olmuyordu. Ne kadar çabaladıysam da bir türlü öğrenemediğim için bıraktım kaval çalmasını.

Bir gün yine gelmiş, birlikte taşlıca armut ağacının gölgesinde oturuyorduk. Üstümüzden mavi gökyüzünü yırtarcasına bir savaş uçağı geçiyordu. Arkasında dumandan bir yol bırakıp giden bu nesneyi ilk kez görüyorduk. Heyecanlandık. ”Ali Dayı, bu ne?” dedim. ”Valla dayım herhalde gökyüzüne yol yapıyorlar, az sonra dönerken yaptığı yoldan geriye gelecek,” dedi. Ben de ”Herhalde dayı,” dedim. Başka hayallere daldım.

Ali dayı sürünün uzaklaştığını söyler, yanımdan ayrılırken her seferinde torbasını açar, bohçasının ucuna bağladığı deri peynirinin yarısını bana bırakırdı. Ben de ona kavun, karpuz verirdim. O günlerde öğrendim peynirle kavun yemesini. Şimdi ne zaman ekmekle kavun ve peynir yesem hep Karakız’ın Ali Dayı aklıma gelir, özlerim de geçmiş anılara dalar giderim. Temiz kalpli, kendi ekmeğinin peşinde koşan, çocuklarının rızkı için çırpınan, iyi bir adamdı.

Onu bir keresinde de bir akşam namazından sonra babamla bizim eve geldiklerinde görmüştüm. Babam ona biraz borç para vermiş, sevindirmişti. ”Sen beni sevindirdin, Allah da seni sevindirsin!” diyerek dua etti ve ”Dayı ben sana bunu oğlak satımında veririm,” diye ekledi. Sözün senet olduğu yıllardı o yıllar. Hakikaten öyle de yaptı. Bir öğle vakti geldi, merdivenden yukarıya kadar çıktı, babamın ısrarlarına rağmen içeriye geçip oturmadı, ayağındaki çarıkların bağcıklarını bile çözmeden, borcunu verip gitti. Bana da küçük bir gülümsemeyle ”Nasılsın?” der gibiydi. Uzun uzun baktım arkasından.

Benim bu, onu son görüşümmüş meğer. Yıllar geçti, bir daha göremedim Karakız’ın Ali Dayı’yı. Çünkü ben köyden ayrılmıştım. Bu yüzden ölüm haberini de beş, altı ay sonra duyabildim. Sabahleyin keçi sürüsünü okulun üzerindeki yatağından kaldırmış, çalılıklardan Çürük İn mevkisine doğru sürmüş, keçileri otlatırken öğle vakti yemeğini yedikten sonra duygulanmış, bir taşın üzerine oturmuş da kavalını çıkarıp çalmaya başlamış. O gün bir başka çıkıyormuş kavalının sesi. Yanık mı yanık, hüzünlü mü hüzünlü bir türkü tutturmuş:
”Dağlar seni delik delik delerim
Kalbur alır toprağını elerim”
Kavalın buğulu sesi Çürük İn deresinde karşıdaki Mart Ağacı Tepesi’nin taşlarına çarparak geriye yankı yapıyor, daha etkileyici duyuluyormuş.
”O gün neydi acaba Ali Dayı’nın derdi?” demişler kaval sesini duyanlar. Dertli dertli üflemişti kavalını. Çadırda bırakmıştı körpe kuzularını. ”Akşama dönerim,” diyerek ekmek torbasını omzuna almış, hanımının eli eline değmişti. Bir şeyler kıpırdadı koca yüreğinde. Utana sıkıla sarıldı hanımı Zeliha’ya, öptü yanaklarından. Çalı dumanı kokuluydu Zeliha. Varsın olsun, ona kekik kokusu gibi geldi sevdiği kadının kokusu. Çadırın kapısından çıkarken şöyle bir baktı yavrularına. Sıra sıra dizilmişler uyuyorlardı, kır çiçekleri gibi.

”Bir büyüte bilsem bunları. Ramazan birkaç yıldır okulda idi Bu yılda Halil İbrahim’i okula yazdırayım. Kendim okuyamadım, okuma yazmayı askerde öğrendim ama çocuklarımı mutlaka okutacağım!” dedi içinden. Halil İbrahim, ”Okuyup öğretmen olacağım baba!” diyordu. ”Belli ki bu çocuk okuyacak, diğerlerine de bir meslek öğretirim. Allah büyük, onların da nasibini verir!” der, gelecekten umudunu kesmezdi. Böyle düşüncelerle ayrılmıştı kara çadırdan. Az gittikten sonra arkasına baktı, hanımı da ona bakıyordu. ”Hayret!” dedi. ”Koca Zeliha bana tekrar mı sevdalandı ne bugün?” Bugün bir tuhaflık vardı hanımında, onu hiç böyle sessiz, dalgın görmemişti. Alagezem, koca boynuzlu sakallı teke başka olmuşlardı bugün. Yerlerinde durmuyorlar, sürüyü başka yerlere çekip gitmek istiyorlardı. Karabaş köpek başka havlıyordu bugün. Havada bir gariplik vardı hüzün cökmüşdü cengel dağına

”Neler oluyor Allah’ım !”dedi. Hep bugün bunları düşündü de az sonra kaval çalmayı bıraktı. Keçi sürüsünün çıngırak sesleri Çetir Taş’tan geliyordu. ”Hemen ne zaman geçtiler oraya?” dedi. Hızla yola düştü, çalıların arasından koşarak yetişti keçi sürüsüne. ”Bugün bir şey oldu bu hayvanlara! Yerlerinde duramıyorlar!” diye mırıldandı. Sürüyü dağa doğru yönlendirdi. Kendisi de bir taşa sırtını dayadı, oturdu. Sanki çok iş yapmış gibi yorgun hissetti vücudunu. Başı dönüyor, gözleri kararıyordu. Bir şeylerin gelmekte olduğunu sezmişti. Sol yanında büyük bir acı vardı. ”Bana bir şeyler olursa!” dedi. Aklına düştü körpe yavruları. Kim bakardı onlara, onlar kime baba derlerdi? ”Koca Zeliha nasıl bakar bebelerime?” dedi. Gözlerinden akan yaşları silerken çok duygulandı. Sol yanındaki ağrısı iyice çoğaldı. Dayanılacak gibi değildi. Gözlerini açtı, etrafa baktı. Kimseler yoktu yardım edecek. Hafifçe kımıldadı, dayandığı taştan çekmek istedi sırtını, işte o anda oracığa yığıldı kaldı. Dudaklarından ”Yavrularım!” sözü döküldü fısıltı gibi. Gerisini getiremedi. Karakız’ın Ali Dayı ölmüştü. Akşam kara çadıra gelmeyince aramaya çıktı köylüler Karakız’ın Ali Dayı’yı. Adı gibi kaderi de kara çıktı. Arkasında kara yazılı bebeler bırakmıştı. Kara haber tez duyuldu köye. Kara gece yarısı Çetir Taş’ta buldular, kara bir taşın dibindeki ölüsünü. Ertesi sabah Çardak’tan savcı, doktor geldi cenazeyi görmeye. Bir ikindi namazı arkası. Hava kararırken köyün mezarlığında kara toprağa verdiler Karakız’ın Ali Dayı’yı.

Ah Ali Dayı ah, zamansız gittin!
Bazen yorgun olurdun, kaşların çatık
Nasıl da sevgini gizlerdin.
Torbanda bir dilim ekmeğe peynirindi katık.
Sigarayı da çok severdin.
Sen gittikten sonra neler olmadı ki hayatta.
Zeliha Teyze’nin omuzlarında büyük yük vardı.
Kıl çadırda girer de bazen gizlice ağlardı.
Zaman su gibi aktı gitti.
Yavruların perişandı.
Ah Ali Dayı ah, zamansız gittin!

1975 yıllarıydı. Fotoğrafçı dükkânımda söylediler Balık Kardeşlerin yetiştirme yurduna geldiklerini. Kendilerini tanımadığım halde çok sevindim. ”Okurlar veya bir meslek öğrenirler, adam olurlar!” dedim. Bir o kadar da üzüldüm. Küçük iki çocuk ne yaparlardı tanımadıkları insanların arasında? Kim okşardı onların başlarını sabahları? Kim örterdi soğuk gecelerde üzerlerini? Kim bilir kaç kez ağladılar kuytu yurt köşelerinde? Kim bilir nasıl korktular karanlık gecelerde yetiştirme yurdunun yatakhanesinde? En ıssız saatlerde yorganlarını yüzlerine kapadılar da kaç kez ağladılar kim bilir? İçlerinde büyüttükleri çocukluklarını nasıl arzuladılar kim bilir? Hele o bayram günlerinde birilerinin gelip onları almasını ne kadar beklediler kim bilir? Kaç kez, ”Baba nerelerdesin? Al, götür bizi buralardan!” dediler kim bilir? Onları bir tanısaydım, o günlerde bazen başlarını okşamaya mutlaka giderdim. Onlar tüm bu zorluklara rağmen sabırla kaldılar yurtta. Kimileri gibi berduş olmadılar, hırsız olmadılar. Kendileri de gayret ederek karayazılarını ak yaptılar. Hayatlarında utanacak hiçbir davranışları olmadı.

Bir gün dükkânıma hoca geldi. ”Galip senin köylün var yurtta. Hem Denizlispor’da genç takımda oynuyor. Başarılı biri. Adı da Halil İbrahim Balık,” dedi. İsmi duyunca ”Tamam ama hocam, ben onu hiç görmedim, kim olduğunu tanıyamam,” dedim. Gel zaman, git zaman, bir gün evden işyerime gelirken Çınar’da tanıdım kendisini. Köylülerimden biri vardı yanında. ”Kardeşinle birlikte benim yanıma da gel, işyerime beklerim,” dedim. Okulu bazı nedenlerden dolayı bırakmış, hem top oynamaya başlamış hem de boyacılık mesleğini öğrenmeye. Yanıma hiç gelmediler. 1983 yılında ev yaptırmıştım. Sıva işlerini köylümüz Karanlar yapmıştı. Boya zamanı gelince aklıma Balık Kardeşler geldi. Hasan Karan’a, ”Bana ne yapıp edip yurttaki Balıkları bulacaksın,” dedim. Sağ olsun, bir gün aldı geldi Halil İbrahim’i. Durumu anlattım. ”Boya işim var, sen boya,” dedim. ”Tamam ama benim malzemelerim yok abi,” dedi. ”Tamam, ben hepsini alırım. Yarın iş çıkışında gel, inşaatı göstereyim,” dedim. Gelmişti. Yanında zayıf, kuru bir delikanlı daha vardı. ”Kardeşim, abi,” dedi. ”Adı Mehmet.” Sessiz, mahcup, terbiyeli bir duruşu vardı. Elimi uzattım, ”Hoş geldin delikanlı!” dedim. Gülümsedi. Beraberce inşaata gittik, konuştuk, gerekli malzemeleri aldık. Tertemiz boyadılar. O zamanlar tanıdım ben Balık Kardeşleri ve o zamanlar tanıdı onlar da Foto Galip’i.

Yıllar sonra anlattılar. Küçük Balık; ”Abi biz bu inşaatı boyamayalım. Bu adam çok titiz. Bak suratına. Yağmurlu kış akşamları gibi sert!” demiş. Şimdi gülüşüyorlar ettikleri laflara. Ah Mehmet Balık, bilmez misin sen kış yağmurlarından sonra çiçekli bahar sabahlarının geldiğini? O sert bakışlı adamın yüreğinde yedi veren güllerinin tomurcuklarının çiçek açtığını sonradan anladılar. Köylü sevgisini, dost olmanın kurallarını, onlara hiç kıyamadığımı sonradan anladılar. Benim onları kardeş bellediğimi, onların da beni abi olarak nasıl sevip saydıklarını ben de anlamıştım. Çalışıyorlardı. Bu ara yurttan çıkanlara devlet bir iş veriyordu. Balık Kardeşlere de okullarda hizmetli olarak görev vermişlerdi. Çok konuştuk. Ne kadar sevindik. Ellerinde devamlı işleri vardı artık. Evlenme zamanı gelmişti. Biraz da paraları olmuştu. Evlenmeleri gerektiğini söylerdim. ”Bize kim kız verir abi!” derler, üzülürlerdi. Bir bayram günü köye gitmişlerdi. Dönüşte bana uğradılar. Yüzleri öyle gülüyordu ki gözlerinde umut ışıkları parlıyordu. ”Abi kız istedik, olumlu olur inşallah!” dediler. Seviniyorlardı, ”Sana bizi mutlaka sorarlar abi,” dediler. ”Kimin kızları?” dedim, söylediler. ”Tamam,” dedim. Dedikleri gibi sordular da. ”Her şeylerine kefilim,” dedim. Nasip oldu, evlendiler. İkisinin de güzel devam eden aile hayatları var. Bana komşu oldular. Yıllarca ikisi de her hafta akşamları gelirler, gecelere kadar dertleşirdik. Onlar bana yurt hatıralarını anlatır, ben de onlara dilimin döndüğü kadar, insan olmanın erdemlerini, sevginin gücünü anlatmaya çalışırdım. Hanımları da benim hanımı abla bildiler. Çok bağlanmıştık birbirimize. Sonra tayinleri Bozkurt okullarına çıktı. Denizli’den istemeseler de ayrıldılar. Ben uzun zaman unutamadım onları. Onların ayrılıklarına alışamadım. Sevmiştim kara yağız delikanlıları. Şimdi ikisinin de ikişer evlatları var. Büyük Balık, oğluna babasının adını verdi. ”O şimdi asker,” yani bir subay olarak şanlı ordumuzda görev yapıyor. Özledim genç komutanımı. Küçük Balık, kızına anasının adını verdi. O da geçen yıl gelin oldu. Bu yılda anne oldu. Küçük yavruları okumaya çalışıyorlar. Allah insana neler gösteriyor. İkisinin de evleri var. Baba sevgisi özlemiyle doludur yürekleri. Şimdi evlatlarını o çok aradıkları baba sevgisinden mahrum etmemek için her fedakârlığa katlandıklarını gördükçe duygulanıyor, onları gönlümdeki dostlarımın arasındaki hak ettikleri en güzel yerlerde görmekten kıvanç duyuyorum. Ağabeyleri Ramazanda köyde kendi yağınla kavrulmağa çalışıyor Balık Kardeşlerle nasıl iftihar ettiğimi kelimelerle ifade edemeyeceğimi biliyorum.

Hani bir hikâye vardır: Karınca bir gün gurbetteki dostunu çok özlemiş, düşmüş yollara. Çekirge; ”Gitme, yollar çok kötü. Dayanamazsın, yollarda ölürsün,” demiş. Karınca, ”Hayır, gidiyorum. Ölürsem, bari dost yolunda öleyim!” demiş. Evet, benim yanımda yolunda ölünecek kadar değerli dost kişilerdir Balık Kardeşler. Benim böyle dostlarım olduğu için ne kadar mutlu ve şanslı olduğumu anlatamam.

İşte o zamanlarda tanıdım ben Balık Kardeşleri.
Yetim olsalar da adam olma yolunda büyüktü çabaları.
Devletin desteği ve kendi gayretleriyle gerçekleşti düşleri.
Ağlarlardı usul usul akıllarına düşünce babaları.
Kollarımı omuzlarına koyup teselli ederdim kendimce.
Bir yandan da kalbim ağrımaya başlardı inceden ince.
Onlar benim delikanlı dostlarım, Balık Kardeşlerimdi
Ömrünüz uzun, şansınız bol olsun diyorum şimdi.
Ey Karakız’ın Ali Dayı’nın karayağız oğulları.
Siyahı beyaza çevirdiniz, yakın ettiniz uzaktaki yolları.
Üstüne kalın bir örtü çekin artık yaşadığınız acıların.
Göreceksiniz her şey daha güzel olacak yarın.
Hakkınızda yazdıklarımı kusursa bağışlayın lütfen.
Bu kadar anlatabildim işte geçenleri kalbimden!





43 Yorum:

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 22nd, 2015 | Saat: 19:25

Karakızın Alinin sevdalısı koca zeliha teyze bir aydır Denizlide cerah hastanesinde yatıyor.Sanırım ali dayı çağırıyor gel gayri diyor koca kız yanlız yatılmıyor bu kara topraklarda gel anlat bana yetim bıraktığım kuzularımı torunlarımı beylerliyi anlat diyor her halde .Ali dayı öyle desede Ben zeliha teyzeye acil sifalar dileyorum.

Avatar

Emel Nazik Çaglıyan:

Tarih: Mart 22nd, 2015 | Saat: 21:35

Çok güzel anlatmişsın Galip Ağabey …Zaman, şartlar… Bir şekilde yaşamaya devam ediliyor…Hayat işte bu. Senin yazılarından bir fazla öğreniyorum köyümü, köyümün güzel insanlarını.

Avatar

berkan:

Tarih: Mart 22nd, 2015 | Saat: 22:00

Ellerine saglik galip amca

Avatar

salih aras:

Tarih: Mart 22nd, 2015 | Saat: 22:20

abi yüreğine sağlık kalemin hiç düşmesin elinden

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 23rd, 2015 | Saat: 05:34

SAĞ OL SEVGİLİ SALİH Yazıyoruz bir şeyler Bizim buraların okuyucuları ilgi duyup okuyorlar sağ olsunlar.

Avatar

Zeki AKDUMAN:

Tarih: Mart 23rd, 2015 | Saat: 06:21

Yazılarınızı dört gözle bekler olduk.Yeni bir yazınızı görmek umuduyla hemen hergün sayfayı ziyaret ediyorum.Bu sabah yeni bir yazınızın yayınlandığını gördüğümde içimde sevinç patlamaları oluştu.Bizimde keçilerimiz olduğu için;Ali dayı,Gök mehmet,Karaoğlan,sami dayı ve hayvancılıkla uğraşan diğerleri benim çocukluğumda iyi tanıdığım iyi insanlardı.Hiç unutman vefat ettiği o yaz akşamı ali dayıyı araramaya gidenlerden biride bendim.Allah Rahmet Eylesin.Oğullarından Ramazanla sohbetimiz vardı ama yıllar sonra oğlu Ali vesilesi ile Halil ibrahim ilede tanıştık.Bu vesile ile bu muhterem aileye saygılarımı sunuyorum.Ali dayı ve onun şahsında çocukluğum ve gençliğimdeki bu değerli şahsiyetleri bana hatırlatan bu güzel yazınızdan dolayı size teşekkür ediyorum.

Avatar

Zeki Akakça:

Tarih: Mart 23rd, 2015 | Saat: 08:56

Merhaba Galip abi;
sabah vakti okudum yazını bizim oralarda olsa “kuşluk vakti” denirdi.
Keçi güttüm, bostan bekledim okurken boğazım düğümlendi satır aralarında sonrasını sorma …
Yüreğine sağlık , durma sakın, su akıyor desti boş durmasın koy bir yol kenarına susayan içsin…
Saygımla…

Avatar

Çağatay balık:

Tarih: Mart 23rd, 2015 | Saat: 12:29

Yüreğine sağlık Teşekkürler

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 23rd, 2015 | Saat: 20:21

Sağ ol Zeki, Gecen günlerde o dağların her yamaclarında bir keci sürüsünün cınkırak sesi yada bir cobanın üfleyip çaldığı kavalın yanık nağmelerini duyardık. Derenin yanı başında bir çadırda yaşam sürdüren ali dayılar, kara oğlan dayı, zekeri dayı, gök mehmet sami dayı, çakal dayı gibi nice sayamadıklarımızı rahmetle anıyorum.Kara kızın Ali dayının Ramazanı, H. İbrahimi, Mehmet’i, iyi insanlardır severim onları sağ olsunlar.Seninde o uzaklarda kalan günleri hatırlamana sevindim.Yazdıklarıma gelince; yazıyorum arkadaşım elim kalem tutdukça yazacağım.Güzel yorumun için teşekkürler selamlar.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 23rd, 2015 | Saat: 20:27

SEVGİLİ ZEKİ DOST…
Yaşam her yerde aynıymış o uzaklarda kalan yaşam yıllarında her işi yaptık yada yapmaya çalıştık.İşte öyle bir günde tanıdım ben karakızın aliyi bir yaşam hikayesini yazmaya çalıştım.Yazmaya devam ediyorum. Bizim buralardan selamlar…

Avatar

mustafa kavak:

Tarih: Mart 24th, 2015 | Saat: 20:50

ağzına sağlık abi

Avatar

Zeki Akakça:

Tarih: Mart 25th, 2015 | Saat: 07:24

Devamını bekliyor olacağım yazılarının, okumak, soluklanmak, büngüldeyerek çıkan kaynak sularrdan eğilip kana içmek için …
Selam ve saygılar

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 25th, 2015 | Saat: 17:01

AH KARAKIZIN ALİ DAYI ALDIN YANINA KACA ZELİHA TEYZEYİ DE İYİMİ YAPTIN Kİ.Ben iyi bir komşuyu kayıp etdim çıkar gelirdi ışığınızı gördümde geldim der gülümserdi hoş beş ederdik geçmişlerden azotururda gideyim derde kalkar giderdi Zeliha teyze nur içinde yat selam söyle ali dayıya olurmu .

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 25th, 2015 | Saat: 17:02

AH KARAKIZIN ALİ DAYI ALDIN YANINA KOCA ZELİHA TEYZEYİ DE İYİMİ YAPTIN Kİ.Ben iyi bir komşuyu kayıp ettim, çıkar gelirdi “ışığınızı gördümde geldim” der gülümserdi.Hoş beş ederdik geçmişlerden, az otururda gideyim derde kalkar giderdi Zeliha teyze.Nur içinde yat selam söyle Ali dayıya bizim buralardan olur mu…

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 25th, 2015 | Saat: 17:07

OH BE ZEKİ ELİME KAZMA KÜREK VERİYORSUN KAZ ABİ KAYNAKTAN SUYUN BOL ÇIKSIN DİYORSUN SAĞ OL SEVGİLİ ZEKİ DOST, KAZMAYA DA YAZMAYA DA DEVAM SELAMLAR…

Avatar

mustafa canavar:

Tarih: Mart 26th, 2015 | Saat: 18:38

Eline yuregine saglik O guzel insani ne guzel anlatmissin makami cenet olsun su anda zelisinede kavustu makamlari cenet olsun isallah canim arkadasim sevgile selamlar devamini bekleriz saygilar.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 27th, 2015 | Saat: 05:14

Sevgili arkadaşım mustafa dün malisef zeliha teyzeyide verdik kara toprağa o kadar kalabalık cematı vardı ki ben böyle kalabalık cenaze namazı beylerlide görmedim hep gelenler yabancı idi buda gösterdiki balık kardeşlerin nasıl sevildiğinin bir olaya yansımasıdır.yorumun için teşekkürler sağ ol selamlar.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 27th, 2015 | Saat: 05:16

SAĞ OL SEVGİLİ MUSTAFA KAVAK Yorumun için teşekkürler

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 27th, 2015 | Saat: 05:17

SAĞ OL SEVGİLİ ÇAĞATAY yorumun için teşekkürler.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 27th, 2015 | Saat: 05:18

SAĞ OL SEVGİLİ BERKANIM
BİZİM BURALARA UĞRAMAYI UNUTMA SELAMLAR

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 27th, 2015 | Saat: 05:23

mehraba Bizim burların EMEL KIZI
Zaman buldukça aklıma düşdükçe köyüm insanlarını
Yani bizim buraları
Yazmağa çalışıyorum umarım beğeniyle okuyorsunuzdur. Güzel yorumun için teşekkürler selamlar.

Avatar

Özel Ayna:

Tarih: Mart 28th, 2015 | Saat: 07:41

Her yazmış olduğun konular ve kişiler gibi Ali dayının hikayesini de bir solukta okudum.

Eline ve yüreğine sağlık Galip abi.

Avatar

Zeki Akakça:

Tarih: Mart 28th, 2015 | Saat: 07:53

Sevgili Galip abi: Birileri yazmalı, kayda geçmeli ki yarınlar dünü, bu günü kültürünü unutmasın. Bakarsın buradaki bir cümle yeni bir hayatın sebebi olur, bir akışı değiştirir kim bilir? Vakit var, yetenek kullanılabilirken yaz abi. Saygılar sunarım…

Avatar

Hüseyin Afacan:

Tarih: Mart 28th, 2015 | Saat: 11:12

Galip kardeşim; Geçmişi ve bugünü ne güzel anlatmışsın. Ama geçmişi anlatırken yazına kattığın akıcılığı ve hayal gücünü cümlelerine öylesine bir yüklemişsin ki, usta bir romancının romanını okuyorum hissini uyandırdı bende.
Seni kutlamanın yanı sıra, artık bu yeteneğini daha büyük düşünmeni bir arkadaşın olarak senden rica ediyorum. Bütün kalbimle seni kitapcı raflarında yerini almış olarak görmek istiyorum.
Seni kucaklıyor ve öpüyorum.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 28th, 2015 | Saat: 16:22

SAĞ OL SEVGİLİ ÖZEL Bizim buraların sayfalarında sizleri görmek beni mutlu ediyor selamlar.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 28th, 2015 | Saat: 16:28

DÜŞÜNÇELERİN BENİ MUTLU EDİYOR SEVGİLİ ZEKİ
Belki bu gün olmasa bile bir zaman sonra hatırlanır birilerine kaynak olabiliriz.Gün geçdikçe bazı kültürleri unutur oluyoruz yorumların beni mutlu ediyor bizim buralara uğramayı unutma selamlar.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 28th, 2015 | Saat: 16:34

CANIM ARKADAŞIM HÜSEYİN.
İnsan yaşamında bazı anlar oluyorki unutulmuyor Ben çok severdim balık kardaşleri onların yaşamlarından bir kesit yazmağa çalışdım .Sağ olun beğenildiğine mutlu oldum senin düşünçelerine layık olabilirmiyim bilmiyorum yazalım bakalım ileride belki oğullarım bir şeyler yaparlar belki.Sağ ol arkadaşım selamlar sevgiler.

Avatar

halil ibrahim balık:

Tarih: Mart 29th, 2015 | Saat: 13:26

sağol usta eline sağlık

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mart 30th, 2015 | Saat: 17:42

SAĞ OL BALIK ALİ DAYI ZELİHA TEYZE İKİSİDE BİR VARMIŞ BİR YOMUŞ OLDULAR BUNDAN SONRA BİZLERİN ONLARI RAHMETLE ANMAMIZ HATIRLAYIP ARKALARINDAN DUA YOLLAMAMIZ GELİYOR.TEKRAR ACINIZI PAYLAŞIR BALIK AİLESİNE SABIRLAR DİLERİM SELAMLAR.

Avatar

aytekinkeskin:

Tarih: Mart 31st, 2015 | Saat: 21:44

merhaba ben alı dayının kızı meryemın kız cocuğu elıfın esıyım..sızınle zelıha nınemın cenazesınde tanışmıştık..elıfle cenaze sonrası koyden ızmıre dönerken yazınızı okuduk..doğal olarak elıf dedsının ve aılesının hıkayesını okuduğunda gözyaslarına boğuldu.duygulandı .huzunlendı anılrını kontrol ettı.ben aıleyı yaklaşık yırmı yıldan fazla tanırım .anlattıklarınız doğru .gercek duygusal hatıralr kalemınıze tesekkur ederım..bızım ulkemızde ınsanları anıları gecmışlerı değerlerı yasatmak kolay değil..her sey cok hızlı tuketılıyor..ınsanların ortak noktası mulkıyet sermaye gunluk tuketım..değerler ve anıları korumak ınsanı anlamak zorlaşıyor..oysakı hayata anlam katan bızı bız yapan anılarımız sevınçlerımız basarılarımız basarısızlıklarımız bızı ınsan yapan hersey..emınım yasdıklarınızda alı dayıya benzer ınsanlar coktur ama hayata tutunabılen yanlış yapmayan kırmıız cızgılerı asmadan baskasına zarar vermeden durust ve erdemlı yasayan balık aılesının her ferdının mucadelesı hayranlıkla ızlenmelı. hayatın ıçınde kaybolmadan onurlu bası dık gezmelerı çalışkan olmaları ve efelık ruhları kaybolmadan yasamaları baska anlam katıyor..yazdıklarınız ıçın onların damatları olmaktan mutluluk duyan bırısı ıçın tesekkur ederım kalemınıze sağlık ..

Avatar

ALİ BALIK:

Tarih: Nisan 1st, 2015 | Saat: 18:20

Galip amca yüreğine sağlık böyle bir ailenin evlatları olmak bana gurur veriyor onlara yakışır şekilde devam edeceğim tekrar yazın için çok teşekkür ederim

Avatar

elif keskin:

Tarih: Nisan 1st, 2015 | Saat: 19:39

Galip amca;eline,diline yüreğine sağlık.Ben bu ilenin en büyük torunuyum. İnsanın en önemli mirasının genleri olduğuna inanırım.Biz torunlar dedemi tanıma şansımız olmadı.Bize anlatılanlar ve yazdıklarınızla öğrendiklerimiz biraz daha çoğaldı ve bir kez daha gurur duydum bu ailenin torunu olmaktan. Umarım bize öğretilen değerleri bizde bizden sonrakilere aktarabiliriz.Tekrar yüreğinize sağlık.

Avatar

Mehmet. Koyun:

Tarih: Nisan 1st, 2015 | Saat: 20:09

Sag ol galip dayi iyi ve guzel seyleri kimse unutmaz sende oyle yapmissin eline ve agzina saglik

Avatar

Zeliha uslu:

Tarih: Nisan 2nd, 2015 | Saat: 12:22

Galip amcacim kalemine ve yüreğine sağlık.ailemiz hakkındaki dusuncelerin için minnettarım.bizim en büyük orneklerimiz,su hayattaki en buyuk kazancimiz boyle bi aileye sahip olmak allaha sukur…onlarla gurur duyuyorum.allah başımızdan eksik etmesin…

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Nisan 2nd, 2015 | Saat: 18:38

SAĞ OL KOMUTAN Seni izliyor ve beğeniyorum.Bu güne kadar olumsuz bir şeyini duymadım.ALLAHın iziniyle Evlendikten sonra mutlu sağlık dolu bir yaşam geçirmenizi canı gönülden isteyorum.Yorumun için teşekkürler bizim buralardan sizin oralara selamlar.

Avatar

Osman Fener:

Tarih: Nisan 3rd, 2015 | Saat: 11:12

Galip usta senin hayat hikayende ne fırtınalar var kimbilir? Yoksa bu duygu sepetini nasıl dolduracaksin? “Karakizin Ali” dayiyi okurken gözümün onune getirdin. El dokumasi ekmek torbasini caprazlama boynuna asmis, kasketini kara kaşına siperlemis, ardinda biraktigi toz bulutu ile sürüsünün pesinden, akıp giden bir doğa insaniydi Ali dayı. Zeliha teyze de Ali’sine kavuştu. Bu güzel insanları saygiyla aniyor, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Galip usta; Zeki Akduman’in da yazdığı gibi; sanki Yaşar Kemal’in romanını okuyorcasina akıcı dilin ve kattığın duygu için sizi tebrik ediyorum. İyi ki varsiniz.
Saygilarimla.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Nisan 5th, 2015 | Saat: 05:24

Güzel yorumlarınız için çok teşekkürler Osmanım Her bir kişinin yüreği ne duygularla doludur bunu bilemeyiz.Ama bir şeyler karalamak için bazı olayları yaşamak lazım her halde.Ali dayıyı sen benden daha çok görmüşündür aynı muhallede olmanız evlerin yakınlığı gibi iyi insanlardı onlar rahmetle anıyoruz.Sanada bizim buralardan selamlar.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Nisan 7th, 2015 | Saat: 18:46

Sevgili ELİF VE AYTEKİN
Güzel yorumlarınız için teşekkürler Sizinle tanışmaktan bende menmun oldum tam olarak bir birimizi anlatamadıksada ileride güzel bir günde konuşmak üzere Allah nasib ederse tabi.Bazı yazılanlar vardır alır götürür seni taa uzaklara bir mütdet gelemezsin oralardan takılır kalırsın bilmediklerin duymadıkların görmediklerin vardır oralarda .
Galiba bende sizi uzaklara götürdüm
Ama bu uzaklarda umut var sevgi var başarı var saygı sevgi var Beni bağışlayın sizi duygulandırıp ağlatdıysam.
Tüm içtenliğimle
BİZİM BURALARDAN .Sizin oralara selamlar sevgiler dostlarım.

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Nisan 7th, 2015 | Saat: 18:51

CAN KIZIM ZELİHA Seni görmeğeli uzun zaman oldu
sende ana olmussun
sağlık dolu mutluluk dolu bir aile yaşamı diliyorum sana.
Güzel duygu dolu yorumun için teşekkürler selamlar

Avatar

Fadime balık:

Tarih: Nisan 16th, 2015 | Saat: 19:35

Galip abi sen de olmasan biz bu yaşananları anlatamazdık, sen bu işte de ustalığını göstermişsin.Eline , kalemine yüreğine sağlık çok teşekkür ederim, kayın babamla, kaynanamı çok güzel anlatmışsın.ALLAH sana uzun ömürler versin abicim ,daha başka dostlarımızı anlatmak için….

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mayıs 16th, 2015 | Saat: 09:00

sevgili mehmet yorumun için teşekkürler selamlar

Avatar

GALİP ÇAKIR:

Tarih: Mayıs 25th, 2015 | Saat: 16:50

Sevgili fadime
uzun zamandır köydeyim senin yorumuna cevap yazamadım kusura bakma
yorumun için teşekkür ederim
gidenler gittiler dönülmez uzaklara
biz onlara dualar yollayalım hatırladıkça selamlar.

Avatar

Emin balık:

Tarih: Ocak 26th, 2017 | Saat: 20:53

Önce bu güzel yazın için çok teşekkür ediyorum insanın okurken duygulanmamak işten değil ağzına yüreğine sağlık.

Yorum Yap:

Bizim Buralardan Merhaba!..

Neler Yazdım?

Gazete Manşetleri

Bizim Buranın Havası

DENIZLI

© 2024 Tüm hakları saklıdır Bizim Buralar Beylerli – (Foto) Galip Çakır - Düşüncelerimi ve görüşlerimi paylaştığım adresim. Beylerli hakkında yazılarımıda burada bulabilirsiniz. (Foto) Galip ÇAKIR Wordpress